Gezi Defteri
TATİLLERLERİ
Independenta tanker yangin

Independenta Tanker yangını

Kabataş'ta oturuyordum. Binanın terasına çıktığımda Haydarpaşa açıklarında denizin yandığını görmüştüm. Alevlerin aydınlattığı bölgede bir de gemi silueti vardı. Böyle durumlarda gazeteciler aranmayı veya görev verilmesini beklemezlerdi. Kapıda duran VW'e bindiğim gibi 6 dakikada Haydarpaşa tren istasyonuna ulaşmış, istasyonun kulelerine bir nefeste çıkmıştım.
![]() |

Olay yerinde yeterli fotoğrafları çekmiş, daha sonra Moda'daki Kosova
et lokantası önündeki sahile ve Kazlıçeşme'ye patlama şiddetiyle vuran zifte bulanmış yanmış gemi mürettebatı cesetlerini fotoğraflamıştım.
Üçüncü etap Haydarpaşa Numune Hastanesi'ydi. Burada da 51 kişinin yanarak öldüğü ve kurtulan sadece 3 denizcinin fotoğraflarını çekerek gazeteye dönmüştüm. Elimizdeki malzeme ile yıldırım baskıya girdik. Servisteki tüm telefonlar durmaksızın çalıyor, patlamanın nedenini merak eden okuyucular İstanbul'un heryerinden gazeteyi saatler

Birden bire arkamda beliren askeri bot derhal geri dönmemi, Kadıköy Evlendirme Dairesi açıklarında bekleyen Denizaltı kurtarma askeri gemi komutanının çağırdığını anons etti. Çaresiz, kiraladığım tekne ile askeri botu takip edip söyleleni yaptım. Askerler gemi komutanının odasına çıkarıp beni teslim etmişlerdi.
Komutan "Çılgın mısın yoksa deli mi?" diye hayret dolu soruları yöneltmiş, hem kendimi hem de peşime taktığım Alman çekim ekibini tehlikeye attığımı söylemişti. Yapacak hiçbir şey yoktu, yüzüm ve ellerim mazotluydu.

Aptallık ve kahramanlık kardeşti ve bende ikisi de vardı. Olayı ilk dakikalardan beri takip ettiğimi, gazetenin baskıya girmek için beni beklediğini, bir daha tankere çıkmayacağıma söz verip, Almanların da beklediğini belirterek ayrılmak için izin istedim.
Çıkarken komutana, "Beni demirli olduğunuz yerden görmenize imkan yoktu, açıyı kollamıştım, nasıl haberiniz oldu?" diye soramadan edemedim. Cevap net ve sertti: "Seni Selimiye Kıışlası'ndan görüp Ankara'ya bildirmişler. Bize gelen "Derhal alın!" emri üzerine bot çıkarıp harekete geçtik!" demişti.

21.15 suareye sinemaya gidenlerin çıkış saatine rastlayan bu aydınlanma sinemadan çıkanları şaşkına çevirip yerlere yatıp kıyamet günü sanmalarına bile neden olmuştu.
Gemi simsiyah dumanlar çıkarak bir ay boyunca yandı. Boğaz trafiğini kullanan gemiler ibretle geçtiler yanından. Sahiller, karabatak ve diğer canlılar zifte bulandı. Patlama şiddetiyle kırılan yaklaşık 5000 m2 tutarındaki camları, vitrinleri; Camcılar günlerce uğraşarak taktılar, cam karaborsa oldu, sigorta şirketleriyle problemler yaşandı.

Tanker söndüğünde kaptan köşkü, baca, güverte buruşturulmuş bir kağıt gibi çelik yığınına dönmüş pervane gibi yamulup yırtılmıştı. Köpekbalığı kılçığını andıran görüntüsü aylarca Kadıköy'ün silueti olmuştu.
Parçalandı, bölündü, kesildi, yağmalandı ve Tuzla tersanesine gemi yedeğinde yamanıp çekildi. Gazetecilikte takipçilik esastır. Burada da tankerin akibetini takip etmiştim. Enkazda kalan petrol kaynakla kesim sırasında birkaç kez daha alev aldı, yine söndürüldü. İçindeki parçaları hurdacılar bir bir söktüler. Midye bağlayan bölümler arasında kıç bölümü omurgası, su soğutma pompası (fan), kollektör boru bağlantısı, separatör (pislik tutucu filtre), yanmış ve zifte bulanmış biçimde deniz yıldızları hüzün dolu görüntüsü ile mesleğe yeni başlayan itfaiye erlerine tecrübe kazandıracak ve boğazlardan tanker geçişi yaptıranlara ders niteliğindeydi.
"Boğazı, İstanbul'u Allah korudu" dendi. Veee "Bağımsızlık" anlamına gelen Independenta, tanker yangını üzerinden 30 yıl geçti unutuldu..!

Bugün 27 ziyaretçi (51 klik) kişi burdaydı!
Hızla Büyümeye Devam Ediyoz...